Değersizlik Duygusu Neden Olur ve Nasıl Anlaşılır?
Değersizlik Duygusu Neden Olur ve Nasıl Anlaşılır?
Son zamanlarda gelinen toplum ile en çok yaşanan sorunlardan bir tanesi olan değersizlik duygusu neden olur ve nasıl anlaşılır isimli yazımızı hazırladık. Bu yazı içerisinde insanlar tarafından en merak edilen detaylara yer vereceğiz.
Değersizlik İle Baş Etmek İsterken Başka Biri Olmak.
İnsanları eleştirenler, küçümseyenler, kibirli davrananların ortak yönleri, kendinden kaçmalarıdır.
Değersizlik duygusu yaşayan kişi, genel olarak davranışlarının altında bunun yattığını bilmez. Mesela kendisini olduğu gibi kabul eden ve sevgiyle yaklaşan insanları küçümseme ile dikkatleri çeker. Çünkü bu duruma göre onu seven de kabul eden de onun gibi biri, yani değersiz sıradan biri olması ile dikkatleri çeker. Çünkü “değersiz birini ancak değersiz biri kabul eder” temel düşüncesi içerisinde her an bunlar yer alır.
Genel olarak sürekli birilerinin onayını alma, kendini birilerine kanıtlama çabası içindedir. İstediği onayı ve kabulü aldığında ise ışık hızı gibi ona olan yoğunluğu azalmaya neden olur. Genelde “elde ettikten sonra uzaklaştı” dediğimiz tiplerdir bunlar. Bu durum karşısında her zaman sizi elde falan etmemiş sadece değer verip kabul etme durumu meydana gelir.
İstediği onayı ile beraber bir yandan da kabulü aldığı için kendini kısa süreliğine iyi (değerli) hisseder ve tekrar arayışa geçer. Bu sadece partner bulmak olarak onlar için pek söz konusu olmazken, sosyal çevre içinde böyledir. Yüksek fedakârlıklar ile beraber boyun eğici uyum davranışları gibi tutumlar, aslında istediği onayı almak içi oldukları dikkatleri çeker. Aldıktan sonra ise sizi sıradanlaştırır ve sizi yükselttiği yükseklikten aşağı bırakması ile yer alır.
Buna karşılık, kendisine değer vermeyen, küçümseyen soğuk veya kibirli birinin duygularını kazanana kadar aşırı ilgili ve uyumlu olması ile bilinir. Ona göre ona soğuk davranan, ilgisiz ve muhatap olmayan biri üstün ve değerli olduğuna karar verilir. Eğer onun değerini ve onayını alırsa o düzeye çıkacağını zanneder. Ve yaşamı bu patinaj içinde devam etmesi ile dikkatleri çeker.
Kendisi değersizliğinin ve bunu tamamlama yönteminin farkında olmadığı için adeta insanları öğüten bir değirmen gibi olması ile yer alır. Hep yeni insanlar, sevgililer hatta evlilik olarak da devam eder.
Kendilik değerini başkalarının onayıyla, alkışıyla veya kabulüyle sağladığını düşünen birinin “Olan ben” , “olması gereken ben” diye 2 maskesi olduğu ile dikkatleri çeker. Etkilemek zorunda olmadığı, kendi ailesi veya onaylayanlar içinde olduğu ortamda fabrika ayarları ile hareket etmesi ile beraber yer alır. O sadece onay ve kabul ile değerli hissediyorsa onun olmadığı ya da onu elde ettiği ortamlarda daha sorumsuz ve ilgisiz davranması için onlara daha zor gelir.
Değersizlik duygusu içinde yer alan biri, kendisi gibi algıladığı insanları bu süreç içerisinde genel olarak küçümser. Yani başkasını her ne olur ise olsun genel olarak küçümseyen aslında kendini küçük görendir. Onlara da Ters davranır. Uzantısı gibi algılamakta olduğu: akraba, hem şehri, meslektaşı ve geçmişini yansıtan kişileri önemsemediği gibi pek de hayatı içerisinde yer almalarını istemediği çağrışımları yaşattıkları için onlardan kaçar ya da gereksiz yere iletişimi koparmaktan yana olduğu gözlenir. Çünkü farkında olmanda olmadan onlarda kaçtığı görünmeyen yönlerini görmeye devam eder.
Yukarıda bahsedilmekte yer alan ve olması gereken benlik arasında sıkışan veya bocalayan kişi, zamanla içsel sıkıntılara sahip olmaları ile devam eder. Nedensiz mutsuzluk, boşluk, dünyaya ve ortama ait hissetmeme benzeri…