Anksiyete Bozukluğu ve Belirtileri
Anksiyete Bozukluğu ve Belirtileri
Psikolojik rahatsızlık olarak karşımıza çıkan anksiyete bozukluğu, günümüzde azımsanmayacak kadar kişinin de yaşadığı bir sıkıntıdır. Bu terimi daha anlaşılır bir kelime olarak ifade edecek olursak bir nevi kaygı bozukluğu da diyebiliriz. Bazı konularda veya bazı durumlarda kaygı veya endişe duymak elbette ki normaldir. Bu durum aşırıya kaçtığı zamanlarda ise özellikle kişinin hayatını da etkilemeye başladıysa işe o zaman ortada ciddi bir problem vardır. Hemen hemen hepimiz kaygı durumunu hayatımızda bir veya birden çok yaşamışızdır ki halen de yaşamaktayız. Misal iş hayatında işler yolunda gidecek mi düşüncesi, projem acaba kabul edilir mi düşüncesi veya iş arkadaşlarımla anlaşabilir miyim gibi düşünceler hepimizin başına gelmiştir. Bir başka konuda örnek verecek olursak eğer özel hayattan da verebiliriz. Özel hayatınızda işlerin yolunda gidip gitmeyeceği kaygısını yaşayabilirsiniz veya terk edilir miyim endişesi ya da geç kaldım beni bekler mi gibi endişeler her zaman yaşanmaktadır. Bu bahsettiğimiz rahatsızlık ise bu örneklerden çok farklıdır. Kişiler abartılı bir şekilde endişe duymaya başlarlar ve bu durum giderek artınca da günlük hayatta da birtakım sorunlara sebebiyet verebilir.
Anksiyete Bozukluğunun Yaygın Olan Belirtileri
Yukarıdaki yazımızın içeriğinde birtakım örnekler vermiştik ama bu rahatsızlığı daha da ciddi boyutlara ulaşması sonucu kişinin hayatını her şeyini olumsuz yönde etkileyeceğini de söylemiştik. Anksiyete bozukluğunun belirtileri arasında ilk sırayı endişe ve panik hisleri almaktadır. Sürekli bir şey olacak korkusu, aşırı hareketlilik yani sakin kalamama problemi, uyku problemleri ile birlikte baş dönmesi gibi sorunlar, ağızda kuruluk hissi, kalbin aşırı derece çarpması yani çarpıntı, mide bulantısı ile birlikte aşırı endişeden dolayı nefes alamama hissi, sürekli kendini mutsuz hissetmesi, çevresindeki insanlardan uzaklaşma, sürekli ağlama isteği, kendine olan güveninin kaybolması, değersiz hissetme gibi birçok hisler ve düşünceler bu rahatsızlığa sebep olmaktadır. İşin ilginç yanı ise kişilerin bu hale nasıl geldiğinin tam olarak bilinmemesidir. Yani yaşanan korkunç veya üzücü bir olay yüzünden de olmuş olabilir veya çocukluk döneminde geçirdiği birtakım sorunlar bu duruma itmiş olabilir ya da ailesi tarafından belki çok psikolojik baskı görmüş olabilir. Görüldüğü üzere birçok sebep bu rahatsızlığın ortaya çıkmış olmasına sebep olabilir. Ayrıca stres deyip geçmemek lazım çünkü stres durumu başlı başına ciddi bir sorun olarak bilinmektedir. Aşırı stresli bir işe ve kişiliğe sahipseniz her olay karşısında kendinizi çabuk strese sokabiliyorsanız sizde de anksiyete bozukluğu yaşanabilir.
Anksiyete Bozukluğunun Tedavisi Nasıl Olmaktadır?
Psikolojik problemlerin çoğu hemen hemen hızlı ve kolay bir şekilde tedavi edilmekle birlikte bunu tabiki kişilerin de istemesi oldukça önemlidir. Anksiyete bozukluğunun tedavisi hakkında bilgi verecek olursak; hem ilaç tedavisi hem de psikolojik destek ile tedavisi mümkün olmaktadır. İlk olarak yapılması gereken tabiki de alanında profesyonel bir psikiyatriden yardım almak olacaktır. Gerekli incelemeler ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra kişiye en uygun tedavi yöntemi seçilmektedir.
İlaç tedavisi olarak çoğunlukla depresyon ilaçları verilmektedir. Bu ilaçlar aynı zamanda kişiyi daha sakin tuttuğu için böylelikle olaylara karşı olan duyduğu endişe hissi de azalacaktır. Psikolojik açıdan tedavi yönteminde ise kişiye konuşma terapileri uygulanır yani kişinin kafasından sürekli geçen olumsuz düşünceler yerine olumlu düşüncelerin yer alması sağlanır. Gerçektende bu kadar geleceği düşünüp kaygılanmak yerine anı yaşamak en güzeli olmakla birlikte tabiki sadece ana odaklanmakta doğru olmadığı için geleceği düşünürken de güzel ve olumlu hayaller kurmamız gerekir. Ayrıca bu rahatsızlığı kendinizde hissettiğiniz anda derin derin nefesler alarak kendinizi sakinleştirmeye çalışın. Başka işlerle kafanızı meşgul edin veya çalışıyorsanız işinize daha da fazla odaklanın. Hepimiz içimizdeki gücü keşfetmeliyiz çünkü bizlere bizden başkası hiçbir zaman tam olarak yardım edemez.